Topkapı Sarayı

380 yıl boyunca Osmanlı İmparatorluğu’na saraylık yapmış ve aynı zamanda Osmanlı’nın idare merkezi olma özelliğini korumuş Topkapı Sarayı. Bir rivayet göre o zamanlarda sarayın içerisinde yaşayan 3.000 veya 4.000 kişinin yaşadığı söylenmektedir. Saray ünlü Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmıştır. Yapımına 1475 yılında başlanan, 1478’de hizmete giren saray; Osmanlı ve Barok Mimarisi‘nin bir şaheseridir.

Pek çok Osmanlı İmparatoruna ev sahipliği yapan saray, kuruluş yıllarında tam 700.000 m² lik bir alanı kapsarken, bu alan günümüzde 80.000 m²’ye düşmüştür.

Saray, iki bölümden oluşmaktadır; iki avluda bulunan Birun ve Enderun olmak üzere. Sarayın üçü denize, dördü de karaya bakan yedi büyük kapısı bulunmaktadır. Saraya ağırlıklı olarak Ayasofya önündeki “Bab-ı Hümayun” denilen kapıdan girilirdi. Bu kapının yaklaşık 300 metre içerisinde Orta Kapı bulunurdu. Bu kapıdan girmesi zorunlu olan Sadrazamlar girerdi ve kapı önünde attan inip, içeriye yayan girmek zorundaydılar. Orta Kapı’nın devamında “Bab-us Seade” denilen Akaağalar kapısı gelmektedir. Bu kapının ardında; Kara Mustafa Paşa Köşkü, Bağdat Köşkü, Mecidiye Köşkü, Hırka Dairesi, Revan Odası, Lâle Bahçesi ve Sünnet Odası bulunmaktadır. Bütün bu alanların hepsi “Selâmlık” kısmını meydana getirmiştir. Ayrıca sarayın en önemli ve ilgi uyandıran bölümlerinden birisi “Harem Dairesi”dir. Padişahın annesi, kardeşleri, eşleri, cariyeleri ve kalfaları bu bölümde otururlardı. Ayrıca padişahın ikamet ettiği daire de bu bölümde yer almaktaydı. Sarayın devasa bir de mutfağı bulunuyordu, şöyle ki; sarayda 20.000 kişiye dahi yemek hazırlandığı rivayet edilmiş ve çeşitli kaynaklarda belirtilmiştir.

Saray, Abdülmecit döneminde müzeye dönüştürülmüştür. Abdülaziz zamanında da pek çok bölmesine vitrinler yaptırılıp, yabancı turistlerinde ziyaretine açılmıştır. Sarayın ziyarete açık en önemli bölümlerinden birisi “Kutsal Emanetler” bölümüdür. Bölümde iki cihan serveri Hz. Muhammed S.A.V’in pek çok emaneti barındırılmaktadır.

Saray 3 Nisan 1924 yılında Mustafa Kemal Atatürk‘ün emriyle tamamıyla halkın ziyaretine açılmış ve 9 Ekim 1924’te tamamen müze statüsüne kavuşturulmuştur.