Mona Lisa Hakkında 5 İlginç Gerçek
Mona Lisa Hakkında 5 İlginç Gerçek: Ünlü Mona Lisa tablosunun sadece bir kez çalındığını biliyor muydunuz? Leonardo Da Vinci tarafından yapılan Mona Lisa, muhtemelen dünyanın en ünlü ve tanınan tablosudur. Yüzlerce yıldır insanların ilgisini çekmiş ve Le Louvre‘da sergilendiğinden beri dünyanın dört bir yanından misafirleri tarafından hâlâ ziyaretçi akınına uğramaktadır. Ama neden insanlar bu resim konusunda bu kadar takıntılı? Binlerce kişinin dikkatini çeken Mona Lisa gülüşünün ne özelliği var?
İşte Mona Lisa hakkında daha fazla bilgi edinmek, hatta tablosunu sizin de görmenize sebebiyet verebilecek 5 ilginç gerçek.
1. Mona Lisa tablosu sadece 77 cm
Mona Lisa, dünyanın en ünlü tablolarından biri olmasına rağmen, aynı zamanda dünyanın en küçük tablolarından biridir. Ziyaretçiler Mona Lisa‘yı görmek için Fransa’nın Paris şehrinde bulunan Louvre Müzesi‘ni ziyaret ettiklerinde, genellikle görkemli ve heybetli bir tablo beklerler, ancak tablo yalnızca 30 x 20 Inç (77 x 53 santimetre) boyutundadır.
2. “Mona Lisa”nın onun gerçek adı olmadığını biliyor muydunuz?
Sizi yanıltmak için filan söylemiyoruz. Aslında tablo da gösterilen kadının, Francesco del Giocondo adlı zengin bir İtalyan’ın karısı Lisa Gherardini olduğu düşünülmektedir. Mona Lisa tablosu, İspanyolca ve İtalyanca adı ile La Gioconda, Fransızca adıyla La Joconde, olarakta bilinmektedir. 16. yüzyılda yaşayan dünyaca ünlü İtalyan Rönesans sanatçısı Leonardo Da Vinci’nin eseridir. İsmini ‘Ma donna Lisa’nın kısaltması olan ‘Mona Lisa’, ‘Leydim Lisa’ kelimesinden almıştır. Bunun yanında, Da Vinci’nin çağdaşlarından sanat tarihçisi Giorgio Vasari‘nin iddiasına göre, Da Vinci’nin öldüğü tarih olan 1516 yılında bu tablonun henüz bitirilmemiş olduğudur.
3. Mona Lisa tablosu sadece bir kez çalınmıştır.
Mona Lisa, yıllar boyunca bir sahibinden diğerine geçti, ancak yalnızca bir kez çalınma eyleminde bulunuldu. Bu eylem, 21 Ağustos 1911’de Mona Lisa, Paris-Fransa‘daki Le Louvre müzesindeyken gerçekleşmiştir. Çalındığının ise ertesi sabah farkına varılmıştır. Yapılan tüm araştırmalara rağmen tabloyu kimin çaldığı 2 yıl boyunca bulunamamıştır. Sonuç olarak gazeteler, tüm medya ve halk tarafından yapılan büyük kampanyalar etkisini göstermiş, Mona Lisa tablosu 1913 yılında Floransa’da bulunmuştur.
Tablo, Vincenzo Peruggia adlı bir adam tarafından sanat simsarı Alfredo Geri‘ye teklif edilmiştir. Gelişmelerden haberdar olan Geri, bu teklifi kabul ederek tablonun Le Le Louvre Müzesi’ne geri dönebilmesi için Peruggia’yı polise ihbar etmiş ve yakalanmasını sağlamıştır. Olayı ilginç kılan kısım ise Peruggia’nın ne yazık ki bu müzenin eski bir çalışanı olmasıydı. Polise verdiği ifade de Peruggia, 20 Ağustos 1911 Pazar günü müzenin ertesi gün kapanacağını bilerek müzenin içerisine saklandığını, müze çalışanlarının geleneksel olarak giydiği beyaz önlüklerden birini giydiğini ve böylece diğer işçilerden ayırt edilemediğini söylemiştir. Tabii, bu çalıntı hikayesiyle ilgili anlatılan farklı rivayetler de bulunmaktadır. Sonuç itibariyle, hiç bir resmi polis kaydı günümüze ulaşamamıştır.
4. Mona Lisa’nın kendi posta kutusu var.
Yıllar geçtikçe birçok insan “Mona Lisa”nın gizemli kişiliğine kapılmıştır. Bu, onun portresine büyük ilgi gösterilmesine sebebiyet vermiştir. Öyle ki; Mona Lisa‘nın aldığı aşk mektupları nedeniyle Le Louvre’da ona özel bir posta kutusu kurulmuştur. Posta kutusu günümüzde de varlığını sürdürmekte ve içine, Mona Lisa (Lisa Gherardini) hayatta olmamasına ve uzun yıllardır yaşamamasına rağmen hâlâ aşk notları, şiirler ve çiçekler atılmaktadır.
5. Mona Lisa, ölümünden sonra bile birçok erkeğin kalbini çaldı!
Mona Lisa tablosu, birçok erkeğin kalbini fethetmiştir. Küçük bir resmin tarihin akışını ve birçok insanın hayatını etkilemesi gerçekten ilginçtir. Öyle ki; Napolyon, bir zamanlar tabloyu yaklaşık 4 yıl boyunca sarayda bulunan yatak odasının duvarına asmıştır. Napolyon‘un onu büyüleyici birisi olarak gördüğünü, hatta evlenecek bir İtalyan kadın bulma sevdasına onun sayesinde kapıldığını söyleyen kaynak oldukça fazladır. Hatta ona olan sevgisi, Lisa Gherardini‘nin soyundan gelen Teresa Guadagni ile evlenmesine neden olmuştur.
Tabii ki bu evlenme ve Mona Lisa‘ya aşık olma eylemi sadece Napolyon ile sınırlı değildi. O dönemlerde ona benzeyen insan ve hatta akraba bulmaya çalışan erkeklerin sayısı oldukça fazlaydı. Ne yazik ki, ona olan aşkından ölen erkeklerin varlığından bile birçok kaynakta bahsedilmektedir. 1852’de Parisli bir ressam olan Luc Maspero, Mona Lisa‘ya duyduğu aşk ve kafa karışıklığı yüzünden Paris’te bir otelin dördüncü katından kendini atarak yaşamına son vermiştir. İntihar notunda ise şöyle yazmaktaydı: “Yıllarca çaresizce onun gülümsemesiyle boğuştum. Artık ölmeyi tercih ediyorum.”
Yine 1910’da, onun gülüşüne kendisi kaptırmış bir adam, tablosunun önünde kendini vurmuştur.
Mona Lisa gülüşünün gizemi, o dönemlerde neden bu kadar çok kişiyi etkilemiştir bilinmiyor, ancak büyük olasılıkla gelecek nesiller, bu hikayeleri okudukça şaşırmaya devam edeceklerdir..
