Hindistan Coğrafyası
Hindistan’ın Fiziki ve Beşeri Coğrafyası:
Hindistan Coğrafyası: Hindistan, Umman Denizi ile Bengal Körfezi arasında, kuzeyde Himalaya Sıradağları’ndan güneyde Hind Okyanusu’na doğru giderek daralan bir üçgen biçiminde uzanan topraklar içerisinde yer almaktadır. Büyük kısmının devâsâ boyutlarda bir yarımada olmasından dolayı coğrafya literatüründe “alt-kıta” olarak adlandırılmıştır. Hindistan bu kadar geniş topraklar üzerinde yirmi iki eyaletle federe devlet birliği (union territory) statüsünde kurulmuş; dokuz bölgenin birleşmesinden meydana gelen federal yapılı bir cumhuriyet özelliğini taşımaktadır. Hintçe adı Bhârat Varsa iken; Birleşmiş Milletler tarafından kullanılan resmî adı Republic of India olup kısaca Union of India, Indian Union adıyla da anılmaktadır. Başkenti 1934’ten beri Yeni Delhi’dir.
Kara sınırlarının uzunluğu 15.000 kilometreyi geçen Hindistan, kuzeybatıda Pakistan, kuzeyde Çin, Tibet, Nepal, Bütan ve doğuda Bangladeş ile komşudur; güneyde Palk Boğazı ve Mannar Körfezi ile Sri Lanka’dan ayrılır. Adı geçen boğaz ve körfez arasında âdeta sıçrama taşları gibi dizilmiş Âdem Köprüsü Adaları’nın yanı sıra; güneybatı kıyıları açıklarındaki Lakkadiv (Lakshadvveep) Adaları ve doğu kıyılarından 1200-1500 km uzaklıkta bulunan Bengal Körfezi’ndeki Andaman ve Nikobar Adaları da ülke sınırları içerisinde yer almaktadır.
Hem çok hareketli, hem de çok önemli hava, deniz ve kara yolları üzerinde yer alan Hindistan; aynı zamanda dünyanın toprakları en geniş yedinci ve Çin’den sonra en kalabalık ikinci ülkesidir.
Hindistan Coğrafyası ve yarı kıtasının topraklarının, baharat ve ipek yolu üzerinde bulunması; ve kıymetli taş, kereste ve madenlere sahip olması; Avrupalı tüccar ve kâşif denizcilerin ilgisine mazhar olmuş; bu ilgi Hindistan’ı esrarlı, zengin ve şaşaalı masallar ülkesi haline getirmiştir. Çok uzun ve karmaşık tarihi boyunca siyasî bakımdan Babür ve İngiliz hâkimiyeti dönemleri hariç; genellikle parçalanmış bir manzara gösteren bu geniş topraklar; bugün Hindistan, Pakistan, Bangladeş, Myanmar ve Sri Lanka arasında paylaşılmış durumdadır. Bu bölüşmede tabii kaynaklar bakımından en zengin ve sanayi bakımından en gelişmiş bölgeler ile nüfusun büyük kısmı (% 66) Hindistan Cumhuriyeti’nin payına düşmüştür.
Hindistan Yüzey Şekilleri:
Hindistan coğrafyası jeolojik bakımdan en yaşlı yer kabuğu parçalarından, en genç kıvrımlı yapılara; jeomorfolojik bakımdan da farklı yapısal karakterler sergileyen hemen hemen bütün yer şekillerine sahiptir. Bununla birlikte ülke yapı ve yüzey şekilleri bakımından üç büyük ana birime ayrılmaktadır. Bunların birincisi, ilk zamanlar ülkenin güney kesiminde yeryüzünün en yaşlı parçalarından olan Gondvana Kıtası’nın bir kısmı iken; bu toprak 130 milyon yıl kadar önce ondan kırılarak ayrılan; kuzeydoğuya doğru ilerleyerek en sonunda bugünkü mevkiine ulaşan kabaca üçgen biçimli Dekken Yarımadası’dır.
Kristalin şistler ile diğer metamorfik kayalardan oluşan, kuzeybatı kesiminde bu eski kayaları örtmüş mezozoik yaşlı kalın bir bazalt örtüsüyle kaplı olan Dekken genelde bir plato özelliği göstermektedir. Üzerindeki pek çok yer 500-1000 m yükseltisinde bulunan bu platonun kenarları da basamaklar halinde doğuda Doğu Gat Dağları ile yer yer bataklık deltalarla kaplı Koromandel kıyılarına, batıda ise daha yüksek Batı Gat Dağları ile en yüksek doruğu olan Anai Mudi Mala Bar kıyılarından aşağıya doğru iner. Umman Denizi’ne ulaşan Narmada ve Tapti Nehirleri dışında arazinin genel meylini takip ederek çoğu batıdan doğuya doğru Bengal Körfezi’ne yönelen Goda-vari ve Krişna gibi akarsu vadileriyle yarılmış bulunan Dekken Platosu’nun yüzeydeki en geniş alanı, devrî yağışlı bölgeleri karakterize eden yer şekilleri ve toprak türleri ile kaplanmıştır.
Himalayalar:
İkinci ana yüzey şeklini, ülkenin kuzeyinde boyu 2500 kilometreyi aşan bir yay halinde uzanan Himalayalar oluşturur. Üzerinde 8000 metreden yüksek on dört kadar doruğun bulunduğu bu sıradağların Hindistan sınırları içindeki en yüksek yeri; Nepal-Sikkim sınırına rastlayan Kangchen-junga Doruğu (8585 m)’dur. Paralel sıralardan meydana gelen ve batıda Karakurum Dağları’nın bir kesimini de içine alarak 50-300 km genişliğe ulaşan bu dağlık alan; ikinci zamanın Trias devrinden bu yana geçen yaklaşık 200 milyon yıllık süre içinde; kuzeye doğru ilerleyen Dekken ile Asya arasındaki bir çizgi boyunca giderek daralan karmaşık kütlenin; sıkışıp kıvrılmasıyla ortaya çıkmıştır. Himalayalar buzulları, karları ve bol yağışları ile ülkenin can damarı durumundaki büyük akarsuların; kaynak ve beslenme alanı olarak Hindistan’ın hayatında çok büyük rol oynamaktadır.
İndus ve Ganj Ovaları
Üçüncü ana yüzey şeklini ise, Himalayalar ile Dekken Platosu arasında yer alan ve birbirinden Pencap Eşiği adı verilen daha yüksek bir kesimle ayrılan İndus ve Ganj Ovaları meydana getirir. Yükseltisi hiçbir yerde 300 metreyi aşmayan bu alüvyal düzlüklerin Dekken Platosu’ndan Aravalli Dağları ile ayrılan güneybatı kesimi Thar Çölü ile kaplıdır. Buna karşılık aynı düzlüklerin kuzeybatıdan güneydoğuya doğru; Ganj Nehri ve kolları boyunca çok hafif bir meyille alçalan; genişliği 300 kilometreyi aşan doğu kesimi Hindistan’ın en verimli, en kalabalık ve en büyük şehirlerinin yer aldığı bölgesini oluşturur.
Ovanın Bengal Körfezi kıyıları; burada birleşen Brahmaputra ve Ganj Nehri’nin birçok ağzının kollara ayrılarak denize ulaştıkları, bataklıklarla kaplı büyük bir deltasıdır. Aynı zamanda bu deltanın yarıya yakın kısmı da Bangladeş’e aittir. İndus gibi Ganj da Himalayalar’dan doğarak eriyen kar ve buzul suları ve muson yağmurları ile beslenir. Ganj Nehri’nin ortalama saniyede 15.000 m3 olan debisi kabarma zamanında 75.000 m3’e çıkarken, kurak mevsimlerde 8000 m3’e inmektedir. Buna karşılık buzul ve kar suları ile daha çok beslenen Brahmaputra suların çekildiği zamanlarda bile Ganj’dan yaklaşık iki kat daha fazla su geçirmektedir. Ganj ve Brahmaputra bazı yıllarda çok büyük taşkınlara yol açarak, bütün deltayı su ile kaplarlar.
Hindistan İklimi:
Hindistan Coğrafyası’nda iklim ve iklim tiplerini belirlemede başlıca rolü bir yandan ülkenin coğrafî konumu ile büyük boyutları; diğer yandan da yükselti, bakı ve denizden uzaklık gibi etkenlerle gelen muson rüzgârları oynar. Ülkenin yaklaşık olarak 25° paralelinin güneyinde kalan kısmı sıcak iklimler kuşağına girer. Bu kesimde yer alan bölgelerde en soğuk ayın ortalaması bile 18 derecenin üzerindedir. Yağış miktarı, yağış rejimi ve ayrıca sıcaklığın yıl içindeki seyrini belirleyen en önemli faktör muson rüzgârlarıdır.
Esasında ülke bütünüyle mevsimsellikle yön değiştiren ve adını bu özelliğinden alan bu rüzgâr sisteminin etkisindedir. Bundan dolayı genel olarak en yağışlı mevsim rüzgârların Hind Okyanusu’ndan karaya doğru estiği yaz iken; aynı zamanda en kurak mevsim de rüzgârların karadan denize doğru estiği kışta yaşanmaktadır. Buna bağlı olarak Thar Çölü’nde 100 milimetrenin altında olan yıllık yağış tutarı Himalayaların yamaçlarında 11.000 milimetreyi geçmektedir. Yağışlı mevsiminin süresi de konuma ve diğer şartlara bağlı olarak on bir ay (güneybatıda Kerala) ile bir-iki ay arasında değişmektedir. En yüksek ortalama aylık sıcaklık genellikle yaz musonlarının henüz başlamadığı döneme (Mayıs) rastlamaktadır. İklim unsurlarındaki farklılaşmalara bağlı olarak ülkede bazı bölgesel iklim tipleri ortaya çıkmaktadır.
Bunların başlıcaları:
1) Ülkenin güney ve güneybatı kıyı bölgelerinde hüküm süren her mevsimi yağışlı tropikal iklim;
2) Dekken’in büyük kısmında görülen yazı yağışlı sıcak muson iklimi;
3) Ganj Ovası’nın orta kesimlerindeki yazı yağışlı ılıman muson iklimi;
4) Aravalli Dağları ve İndus Nehri arasındaki yarı kurak step iklimi;
5) Thar bölgesindeki çöl iklimi’dir.
Photo: Rajarshi-Mitra
Dağlık alanlarda yükseltiye bağlı olarak iklim tipleri daha da çeşitlenmektedir. Meselâ Keşmir ve Himalaya vadilerinde kış soğuk ve karlı, yazları ise oldukça sıcak ılıman bir iklimle karşılaşılır.
Hindistan Bitki Örtüsü:
Bitki örtüsü çok zengin olan ülkenin sınırları içinde tespit edilebilmiş tür sayısı 20.000 civarındadır. Başlıca bitki formasyonlarının fizyonomik ve fizyolojik özellikleri esas itibariyle bölgesel iklim farklarını yansıtır. Hemen hemen bütün yıl boyunca yağış alan güney ve güneybatı kıyı kesimlerinde daima yeşil olan yağmur ormanları gelişmiştir. Bu kesimin dağlık alanlarında tik ve sandal gibi kerestesi çok kıymetli ağaçları barındıran ormanlar yer alır. Dekken’in orta yağışlı (500-800 mm.) iç kesimlerinde en yaygın bitki örtüsü kuru ormanlar; savan tipi yüksek ot toplulukları ve bambulardır. Biraz daha yağışlı bölgelerde tropikal ve subtropikal muson ormanları ile karşılaşılır. Doğu kıyılarının bataklık kesimleriyle Ganj deltasında mangrove formasyonları geniş yer kaplar. Himalaya yamaçlarında ise eteklerde başlayan sık ormanlarda yükseklere doğru çıkıldıkça; orman altı güllerinin yaygın olarak görüldüğü yayvan yapraklı orman; daha yükseklerde de iğne yapraklı orman katları yer alır. Buna karşılık Pencap kuru ormanlar ile Thar Çölüne komşu alanlar ise bozkırla kaplıdır.
Hindistan’da Nüfus, Dil ve Din:
Hindistan Nüfus:
Hindistan’ın bir diğer özelliği de; aşırı kalabalık ve aynı zamanda hızla artan bir nüfusa sahip olmasıdır. 1900’de 238 milyon olan ülke nüfusu, 1960’ta 360 milyonu, 1981’de 685 milyonu aşmış; 1991 nüfus sayımında ise 844 milyonu bulmuştur. Doğum kontrolü uygulanmasına rağmen 1950’li yıllarda binde 30 dolayında olan nüfus artış oranı; 1980’den sonra ancak binde 21 dolayına indirilebilmiştir. Hızlı nüfus artışının başlıca sebebi; ölüm oranının giderek azalmasına karşılık doğum oranının hâlâ yüksek seviyede kalmasıdır. Bu artış hızı ile ülke nüfusu 2011’de 1 milyar 210 milyona ulaşmıştır. Hint nüfusunun hemen tamamına yakını ülke sınırları içinde yaşamaktadır. Yabancı ülkelerdeki Hintliler’in toplam sayısı ancak 15 milyon dolayındadır ve bunların büyük kısmı Nepal, Malezya ve Moritus Adası’na yerleşmiş durumdadırlar.
Photo: Michael Foley
Nüfus yoğunluğu bölgelere göre büyük ölçüde değişiklik göstermektedir. Belirleyici rolü yağış miktarı ve sulamaya bağlı olarak genelde tarım alanları oynamaktadır. Bundan dolayı yağışlı Doğu Bengal ile Kerala’da daha kesif nüfus yoğunluğu yaşanırken; fazla yağış almayan fakat gelişmiş sulama tesislerine sahip bulunan Pencap’ta; Dekken’in iç kısmındaki daha az yağışlı Andra Pradeş’te, Racastan’da orta yoğunlukta nüfus bulunmaktadır. Buna karşılık kuzeydoğudaki tarım arazisinin sınırlı olduğu dağlık Arundal Pradeş’te ise çok azdır. Nüfusu yarım milyonu aşan şehir sayısı elliden fazla olmasına rağmen; halkın % 70’ten çoğu kırsal kesimde, % 28 kadarı da gecekondu mahallelerinden oluşan şehirlerde yaşamaktadır. Hindistan’da nüfus sayımı 10 yılda bir yapılmaktadır. 2011 yılında yapılan son nüfus sayımına göre en büyük üç şehri olarak Bombay 20 milyon, Delhi 17 milyon ve Kalküta 15,5 milyon’dur.
Hindistan Dil:
Uzun tarihi boyunca değişik ırklardan çeşitli insanların istilâsına uğramış; istilâcılar için âdeta bir çıkmaz sokak teşkil etmiş olan Hindistan’ın etnik yapısı ise çok karışıktır. Ülkenin en eski halklarından biri koyu renkli Dravidler ve Avustraloidler (Veddalar)’dir. Daha sonra bu topraklara M. Ö. II. Binyılın ortalarında Hind-Ârî kökenli beyazlar, M.Ö. VI. yüzyıl’da Persler; M.Ö. IV. yüzyıl’da Yunanlılar’la Makedonlar, ardından Akhunlar, Moğollar, Türkler ve Afganlar gelmiştir.
Değişik ırk, dil ve dinden insanların gelişi; tamamının veya bir kısmının mevcut halkla karışarak buraya yerleşmesi; Hindistan’da dil ve kültür bakımından büyük bir çeşitliliğe yol açmıştır. Ülkede konuşulan dillerin sayısı 1600 kadardır; fakat bunlar Dravid, Hind-Ârî, Austro-Asyatik ve Tibeto-Birman olmak üzere dört büyük dil âilesi halinde gruplandırılmışlardır. Hindistan Birliği’nin resmî dili anayasaya göre Hindçe (Hindî, Hindustânî)’dir; ancak özellikle güney eyaletlerden gelen şiddetli muhalefet üzerine 1967’de çıkarılan bir kanunla bu dilin kullanılması mecburi olmaktan çıkarılmıştır. Ülkede yüksek öğretim İngilizce yapılmaktadır. Federe devletlerde kullanılan resmî dillerin sayısı on beş kadardır; Müslüman nüfusun çoğunluğu ise Urdu dilini kullanmaktadır.
Hindistan Din:
Hindistan Coğrafyası’nda en büyük din grubunu Hindular ile Müslümanlar; geri kalanını ise Sihler, Hıristiyanlar, Budistler ve Jainistler meydana getirirler. Sayıları 1971 yılında 61 milyon kadarken; 2011’de 161 milyonluk büyük bir topluluk haline gelen Müslümanların yaşadığı başlıca federe devletler; Utar Pradeş, Batı Bengal, Bihâr, Maharaştra, Kerala, Asam, Andra Pradeş, Karnata, Cammû-Keşmir; ayrıca Gucerat, Tamil Nadu, Medya Pradeş, Racastan’dır. Ancak Müslüman Hintliler’e ülkenin başka taraftarında da rastlanmaktadır. Bazı şehirlerde nüfusun büyük kısmı Müslümanlar’dan oluştuğu gibi, bunlar ülkenin en büyük şehirlerinden; bazılarında da önemli bir azınlık teşkil etmektedirler.
Hindistan Eyaletleri:
Ülkenin coğrafyası, yirmi sekiz eyalet ve yedi tane birlik bölgesinden oluşmaktadır. Birliği oluşturan her eyaletin ayrı bir hükümeti ve parlamentosu vardır; hükümetin başında parlamentonun tayin ettiği bir vali bulunmaktadır. Eyaletler adalet, eğitim, sağlık ve iç güvenlikle ilgili konular ile birlikte ayrıca; 1947 anayasasında belirtilmiş diğer bazı alanlarda özerktirler ve yasama yetkisine sahiptirler. Ancak savunma, dış siyâset ve ekonomik planlama gibi konular merkezî hükümetle birlikte belirlenmektedir. Eyaletlerin bazıları orta büyüklükte bir ülke kadar geniş ve kalabalık iken (Mesela Andra Pradeş, Batı Bengai ve Maharaştra); bazı eyaletler küçüktür.
Puduçeri ve Delhi kendilerinin seçtikleri hükümetlere sahiptirler. Diğer beş birlik bölgesinin kendilerine atanmış memurları bulunmaktadır ve bunlar doğrudan cumhurbaşkanının idaresi altında çalışmaktadırlar. 1956’da uygulanmaya başlayan ve halen de devam eden “States Reorganisation Act”ine göre eyaletler, dillere göre oluşmaktadır. Eyaletler ve birlik bölgeleri 610 tane ilçeye de bölünmektedir.
Eyaletler: 1) Andra Pradeş, 2) Arunachal Pradeş, 3)Assam, 4) Bihar, 5) Chahhttisgarh, 6) Goa, 7) Gucerat, 8) Haryana, 9) Himaçal Pradeş, 10) Cammu Keşmir, 11) Cammu Keşmir, 12) Karnataka, 13) Kerala, 14) Madya Pradeş, 15) Maharaştra, 16) Manipur, 17) Megalaya, 18) Mizoram, 19) Nagaland, 20) Orissa, 21) Pencap, 22) Racastan, 23) Sikkim, 24) Tamil Nadu, 25) Tripura, 26) Uttar Pradeşi, 27) Uttarakand, 28) Batı Bengal.
Birlik bölgeleri: 1) Andaman ve Nikobar Adaları, 2) Çandigar, 3) Dadra ve Nagar Haveli, 4) Daman ve Diu, 5) Lakşadvip, 6) Delhi Bölgesi, 7) Puduçeri.
Hindistan Ekonomisi:
Hindistan, bölgeleri arasında ekonomik gelişme düzeyi bakımından büyük farklar göstermektedir. Bir yanda küçük bir azınlık olağanüstü bir refah içinde yaşarken; diğer tarafta büyük çoğunluğun sefalet içinde yaşadığı bir hayat söz konusudur. Bununla birlikte bazı endüstri dallarının çok gelişmiş olduğu söylemek gereklidir. Hatta nükleer enerji ve uzay araştırmaları gibi çok ileri teknoloji gerektiren bazı alanlarda başarılı çalışmaların yapıldığı da bir gerçektir. Ancak bu geniş toprakların taşkın ve kuraklık pençesinden henüz kurtarılamadığı da bir vakadır. Bu yüzdendir ki Hindistan, kendini yeterince besleyemeyen; ancak bazı tarım ürünleri üretiminin çok büyük miktarlara ulaştığı ve görkemli sanat yapıları ile bezenmiş kentlerin halkın büyük çoğunluğunu barındıran; gecekondularla çevrili olduğu bir çelişkiler ülkesi olarak tanımlanabilir.
Hindistan Milli Gelir:
Millî gelirin kişi başına 350 doları aşmaması sebebiyle az gelişmiş ülkeler grubunda yer alan Hindistan’ın; aslında tarım yapılan ve yapılabilecek nitelikte olan geniş toprakları; kerestesi değerli ağaçlar bakımından zengin geniş ormanları; bazı dallarda oldukça ileri gitmiş endüstrisi ve önemli sayılabilecek bazı yer altı kaynakları ile gelişmiş ve müreffeh ülkeler arasında yer alması beklenir. Şüphesiz imkânlarla gerçekler arasındaki bu büyük çelişkinin birçok sebebi vardır; bunların başında da otuz yıl gibi kısa bir sürede ikiye katlanan aşırı kalabalık bir nüfus gelmektedir. Saatte 3000 kişinin nüfusa katıldığı bu ülkede her yıl 5 milyon insan iş talebinde bulunur, ancak bunların ancak % 10 kadarı amacına ulaşabilir.
Hindistan’ta Tarım:
Resmî kayıtlara göre işsizlerin sayısı birçok ülkenin nüfusundan daha fazladır. Hindistan ağırlıklı olarak bir tarım ülkesidir. 350 milyon kişiyi aşan faal nüfusun yaklaşık % 60’ı tarım kesiminde çalışır; millî gelirdeki en büyük pay da % 30 ile bu kesimden elde edilir. Tarıma elverişli topraklar 165.000.000 hektarı bulur ve bunun % 27 kadarında sulu tarım yapılır. Zaman zaman meydana gelen kuraklıklar, aşırı yağışların sebep olduğu seller; kutsal sayılan hayvanlara karşı gösterilen müsamaha sebebiyle ineklerin, maymunların, çekirgelerin ve farelerin; özellikle tahıl ürününe verdikleri büyük zararlar, çok yıkanmış toprakların besin maddeleri bakımından fakirliği; aynı zamanda toprağın tuzlanmasına yol açan kötü sulamalar ve işletmelerin küçüklüğü tarımın karşılaştığı başlıca sorunlar arasında en önde gelenleridir. Başlıca toprak ürünleri çay, şeker kamışı, pirinç, buğday, mısır, pamuk, kahve, tütün, yer fıstığı, susam ve baharattır.
Hindistan Coğrafyası büyük rakamlara ulaşan hayvan varlığı ile de dikkat çekmektedir. 200 milyonu aşan sığır sayısı ile dünyada birincidir. Yine büyük sayılarda manda koyun (53 milyon), keçi (107 milyon), domuz (10 milyon) ve deve (1,4 milyon) beslenir. Balıkçılık da oldukça gelişmiştir; yıllık av miktarı 3 milyon tonu geçer. 67.5 milyon hektar genişliğinde bir alan kaplayan ormanlar ülkenin diğer bir zenginlik kaynağıdır; fakat sandal, tik, abanoz, gül ağacı gibi kerestesi çok kıymetli ağaçlar sağlayan aslî ormanların büyük bir kısmı tahrip edilmiştir.
Hindistan’da Madencilik:
Hindistan Coğrafyası’nda ülkenin en büyük enerji kaynağı maden kömürüdür. Millîleştirilmiş durumdaki kömür yataklarının toplam rezervi 83 milyar ton dolayında tahmin edilmektedir (dünyada yedinci). 200 milyon ton civarında olan yıllık üretimin bir kısmını Japonya gibi devletlere ihraç etmektedir. Linyit üretimi azdır. Özellikle Asam ve Bombay çevrelerinde yer alan petrol yataklarının toplam rezervinin 1 milyar tonu geçtiği tahmin edilmektedir. Yıllık üretim 60-70 milyon ton civarındadır, fakat tüketimi karşılamak için ayrıca petrol ithal edilmektedir. Elektrik enerjisi üretimi ülke ihtiyacını karşılamaya yetmemektedir. Köylerin ancak çok azında elektrik vardır.
Aynı zamanda Hindistan Coğrafyası bazı önemli maden yataklarına da sahiptir. Bunların başlıcaları çinko, kurşun, demir, kaya tuzu, bakır, boksit, mika; manganez, krom, elmas ve çeşitli değerli taşlardır. Özellikle Maharaştra, Batı Bengal, Tamil Nadu, Gucerât, Utar Pradeş, Bihâr, Andra Pradeş ve Medya; Pradeş’te gelişmiş olan endüstri çalışan nüfusun % 1‘ni kapsar ve millî gelirin % 5’ini sağlar. En önde gelen endüstri kolları dokuma, şeker, çimento, demir çelik; makine, otomotiv, elektrikli cihazlar, kimya ve petrokimyadır. Demiryollarının uzunluğu 70.000, karayollarının uzunluğu 2,2 milyon kilometreyi bulur. Aynı zamanda ülke 10 milyon tonilatoluk bir deniz ticaret filosuna; ayrıca oldukça gelişmiş bir ticarî havayolları filosuna sahiptir.
Hindistan’da İthalat ve İhracat:
Başlıca ihraç malları inci, elmas ile kıymetli taşlar; makine ve motorlu taşıtlar, giyim eşyası, pamuklu kumaşlar, pamuk ipliği, çay; deri ve deriden yapılmış maddeler ile değerli keresteler, demir cevheri ve bazı kimyasal maddelerdir. İhracatın büyük kısmı önem sırasıyla; Amerika Birleşik Devletleri, Rusya, Japonya, Almanya, İngiltere, Belçika, Hong Kong ve Fransa’ya yöneliktir. İthalatta ise en ön sırayı çeşitli makineler, madenî yağlar, demir ve çelik alır. İthalat yapılan başlıca ülkeler yine önem sırasıyla; Amerika Birleşik Devletleri, Japonya, Almanya, İngiltere, Belçika, Suudi Arabistan ve Rusya’dır.
Hindistan’da Turizm:
Ülkenin gelir kaynaklarından biri de turizmdir. Yılda yaklaşık 6-7 milyon kadar turist Hindistan’ı ziyaret etmektedir. Bunların % 80’den çoğunu İngilizler, geri kalanını da diğer ülkelerin vatandaşları oluşturur. Özellikle de Amerikalılar, Almanlar, Fransızlar ve Japonlar oluşturur. En fazla ziyaret edilen yerlerin başında, ünlü Babürlü eserlerinin yer aldığı ülkenin kuzeyindeki Agra ve Delhi gibi şehirler ile Orta ve Güney Hindistan’daki bazı yöreler gelmektedir.