Koronavirüs ortaya çıktığından beri dünya üzerindeki tüm devletler bir dizi önlemler alarak hastalıkla mücadele etmeye çalışıyor. Tarih boyunca da toplumlar birçok salgınla karşı karşıya kalmış, dönemin şartları elverdiği ölçüde hem bireysel hem de toplumsal önlemler almıştır. Peki Osmanlı’da görülen salgınlar nelerdi ? Ne gibi önlemler alınmıştı ?
Veba
Veba, antik çağlardan beri, hatta bugün bile birçok ülkede görülebilen ateşli ve bulaşıcı bir hastalıktır. 1347’de Avrupa’da başlamasıyla kara ölüm, Osmanlı’da taun olarak adlandırılır. Osmanlı Devleti’nin coğrafi konum olarak tüccarların uğrak noktası olması sebebiyle salgın etkili olmuştur. Önceleri Bursa’da görülmüş daha sonra Bizans’ı ve İstanbul’u etkisi altına almıştır. Kesin bir bilgi olmamakla beraber Bizans kaynaklarına göre Orhan Gazi’nin bu hastalıktan öldüğü söyleniyor. İstanbul’da da saray erkanı şehri terk etmiş, Fatih Sultan Mehmet salgın dolayısıyla kent dışına çıkmıştır. Dezenfekte, dışardan gelen malları sıcak buharla temizleme gibi önlemler alınmıştır. Mezarlıklar şehir dışına çıkarılmıştır. Bu dönemde Allah’ın verdiğine karşı geliniyor diyerek bu alınan önlemlere karşı gelenlerde olmuştur. Birkaç yıl arayla tekrar eden veba salgını, alınan önlemler ve sağlık uygulamalarının gelişmesiyle tamamen etkisini yitirmiştir.
Kolera
Kolera bağırsak enfeksiyonuna bağlı, akut ve ishal belirtileri gösteren bir hastalıktır. 19. yüzyıl ilk çeyreğinde tüm dünyayı etkisi altına alan bu hastalık Osmanlı topraklarında da birçok can kaybına sebep olmuştur. Yeterince iyi beslenemeyen ve başka ciddi sağlık sorunları olanlarda daha çok görülmüştür. İçme sularının mikroplu yer altı sularıyla karışıp tüketilmesi hastalığın daha da artmasına neden olmuştur. Özellikle İstanbul’a gelen asker ve muhacirlerin hastalığı yaymaya sebep oldukları düşünüldüğünden evvela bu kişilerin giriş çıkışlarında sıkı dezenfekte işlemine tabi tutulması gibi tedbirler alınmıştır. II. Mahmut karantina teşkilatını kurmuştur. Hastalıkların olduğu evlerin de belediyeye bildirilmesi istenmiştir. Bazı yiyeceklerin satışı yasaklanmış ve halk hastalık konusunda bilinçlendirilmiştir. Alınan tedbirlerle Osmanlı kolera hastalığını az kayıpla atlatmıştır.
Çiçek Hastalığı
Başta çocuklarda ve her yaşta görülebilen çiçek hastalığı, ateşli ve bulaşıcı bir hastalıktır. Ciltte irinli kabarcıklar şeklinde görülür. Osmanlı Devletinin bu hastalık karşısında aldığı en önemli tedbir aşı uygulamasıdır. Okullarda, hapishanelerde ve toplu alanlarda aşı uygulamasına dikkat edilmiştir. Bu uygulama yapılırken ihmalleri önlemek için aşı yaptırmayanlara cezai işlem de yapılmıştır.
Cüzzam
Cüzzam, bir mikroorganizmanın sebep olduğu başta sinir sistemi olmak üzere vücutta ki bütün organları etkileyen bulaşma ihtimali düşük olan bir hastalıktır. Bu hastalığa yakalananlar için miskinhane adı verilen karantina yerleri bulunuyordu. İlk miskinhane Edirne’de II. Murat tarafından yapılmıştır. Burada hastalara her gün yemek verilir ve en iyi şekilde bakılması için her şey yapılırdı.
Abu Şamaa
Kuru öksürük şeklinde başlayıp, baş ağrısı, ateş ve vücutta kırgınlık şeklinde devam eden bir hastalıktır. İlk olarak Mısır’da görülmüştür. Hızlı bir şekilde bulaşma durumu göstermiştir.
İlginizi çekebilir; Evdeki Negatif Enerjiyi Temizlemenin Yolları