“İnsanlar ikiye ayrılır: Tac Mahal ‘i görenler ve görmeyenler.”
İngiliz Lordu Edward Lear
Unesco Dünya Miras Listesi’nde yer alan ve İslam mimarisinin en güzel eserlerinden biri olan Tac Mahal Hindistan’ın Agra şehrinde bulunuyor. Muhteşem mimarisinin yanında aynı zamanda kalplere dokunan bir hikayeye sahip.
İçerisinde dönemin Babür İmparatoru Şah Cihan ve genç yaşta kaybettiği eşi Mümtaz Mahal’in mezarı bulunur.
On dördüncü çocuğuna hamile olan Mümtaz Mahal, eşi Şah Cihan ile birlikte sefere giderken doğum esnasında hayatını kaybeder.
Bu duruma çokça üzülen hükümdar, eşine duyduğu sevginin hatırası için bu anıtı yaptırır.
Şah Cihan’ın aslında birden fazla eşi vardır ancak Mümtaz Cihan’a tutkuyla bağlıdır. Diğerleri ile olan ilişkilerinin sadece politik anlamda olduğu söyleniyor. Ama Şah Cihan için en gözde ve en güvendiği Mümtaz Mahal’dir. Öyle ki çok sevdiği eşini her seyahatine götürür, politik konularda da kendisinin fikirlerine oldukça önem verirdi.
Güzelliği ve zekasıyla herkesi kendine hayran bırakan Ercümend Bânû Begüm, evlendikten sonra “sarayın sevgili süsü” anlamına gelen Mümtaz Mahal ismini almıştır. Evlilikleri yirmi yıl sürmüş ve 14 çocuğu olmuştur. Ancak bunlardan yalnız yedisi yaşamıştır. Öldükten sonra elden ayaktan düşen Şah Cihan, aşkının eseri olarak Tac Mahal’i yaptırmaya karar verir.
Tac Mahal Mimarisi
Tac Mahal’in yapımında 20 bin işçi çalışmış ve 20 yıl kadar sürmüştür. Bu görkemli eser için birçok mimarla beraber, İstanbul’dan Mimar Sinan’ın öğrencilerinden Mehmet İsmail Efendi getirtilmiştir. Parlak ve mavi damarlı beyaz mermerden yapılmış ve iç duvarları bir çok mücevherle süslenmiştir. Bu mücevherlerin Şah Cihan’a Hint Prensleri tarafından hediye edildiği söylenir. Köşelerinde dört minare bulunur. Anıtın etrafında da Hattat Settâr Efendi tarafından Yasin Süresi yazılmıştır. Sol tarafında bir cami, sağında bir misafirhane ve havuzlu güzel bir bahçesi bulunur. Bahçesindeki çiçekler Anadolu’dan getirtilmiştir. Yapımında kullanılan taşların dizaynı sayesinde Tac Mahal, sabahları pembe, gün ortaları beyaz ve akşamları da altın rengine bürünür.
Kalan ömrünü kimseyle görüşmeyip sadece tek bir odada yaşayarak geçiren Şah Cihan, 74 yaşında vefat etmiştir.
Kendisinin ve eşinin kabri anıtın en alt katında yanyana bulunuyor.