Beynimiz Nasıl Öğrenir ? Beynimizin Özellikleri Nelerdir ?
Beynin nasıl öğrendiğiyle ilgili son yirmibeş yıl içerisinde ciddi çalışmalar ve gelişmeler olmuştur. Hastalarda beynin her iki lobundan biri alınarak beynin hızlı öğrenme ve hafızayı depoloma metotlarında çığır açılmıştır.
Bunca önemli gelişmeler olmasına rağmen, beyin hâlâ hakkında en az şey bilinen ve sırlarının çoğu çözülemeyen organlarımızın en başında gelmektedir.
Pek çok bilim adamı ve konusunda uzman olmuş kişilerin görüşüne göre insanlar beyinlerinin ancak % 4-8 arasındaki bir kısmını kullanabilmektedir. Beyin denilen organımızın gerçekleri iyi ve yerinde bir eğitimin, insanın öncelikle kendi hakkında fikir sahibi olması, kendisini keşfetmesi ve öğrenmesine bağlı olduğunu gösteriyor.
Bu hadiseler, “Başarıya ulaşan insan” kavramında da değişikliklere yol açmıştır. Günümüz dünyasında başarılı bir insan profili; beynin her iki bölümünü de dengeli ve iyi derecede kullanabilen, ayrıca gerektiğinde birinden diğerine rahatlıkla geçebilen insan olarak değerlendirilmektedir. Beyin hücreleri arasındaki bağlantı yolları ilerlememiş ve gelişmemiş insanlar, beyinlerine ne kadar bilgi yüklemiş olmuş olsalar bile; akıl yürütme, düşünce, muhakeme, becerileri gelişmemekte ve bu yüzden de eğitilmiş insan kategorisinde sayılmamaktadırlar.
Peki bu beynimiz nasıl öğreniyor ? Öğrenme ile beyin arasındaki ilişkinin detayları neler ?
Etkili Öğrenme ve Hipokamp
İç içe olarak üç bölüm şeklinde bulunan beynimiz, orta beyin bölümünde bulunmakta olan “Hipokamp” (hippocampus) hafızanın ana merkezi durumundadır. İşte bu merkez, beynin yazıcısı gibi reaksiyon göstermektedir.
Hipokamp bölgesi olarak ele alınan bu bölge, bilgilerin kalıcı hafızaya geçip, geçmeyeceğine karar veren merkez konumundadır. Çeşitli yollarla bize ulaşmakta olan bilgiler, verdiğimiz önem derecesine göre beynimize kaydolmaktadır. Fazla önemsediğimiz, merak ve önem duymadığımız, farklı bir şekilde söyleyecek olursak duygularımızı harekete geçiremediğimiz anlarda gelen bilgiler, düşük frekanslı elektrik sinyali benzerliğindedir. Duyguların önem kazandığı ve uyandığı hadiselerde, hipokamp hareketlenerek ve kortekse kayıt yaparak işlemi gerçekleştirmektedir.
Beyinin dış kısmını teşkil eden korteks; beynin konuşan, düşünen, yeni buluşlar yapan, yazma işlemini yapan, plân yapan, merak eden, öğrenmenin, hafıza ve zekanın oluştuğu bölüm olup, sınırı olmayan bir kapasiteye sahip bulunmaktadır.
Üzerinde duyma, görme ve diğer algılama merkezleriyle ve dış dünyayla sürekli kontakt halinde bulunmaktadır. Bu olayı ve kapasiteyi nöronlar arasındaki ilişki sağlamaktadır. İlgi ve merak uyandıran bilgiler, duyguları harekete geçiren hadiseler olduğundan, orta beyinde bulunan hipokamp, giriş yetkisi vermekte, bu bilgiler beyin korteksi üzerinde kayıt edilmektedirler.
Yapılan araştırmalar, bir toplum üzerinde yüzde 7-10’luk öğrenci kısmının her şeye meraklı olduğunu göstermektedir. Bu öğrenciler ek bir motivasyona ihtiyaç duyulmadan merak ve ilgi yüksekliği sebebiyle, öğrenmeyi her ortamda başarmaktadırlar. Bu yüzden eğitimdeki temel kaygı ve hedef, yüzde 90’lık büyük çoğunluğun nasıl konsantre ve motive edileceği konusunda düğümlenmektedir. Bu sebeple doğru ve aktif eğitim şekilleri, öğretmenin başarılı ders verme ve iyi ders anlatmasından farklı bir sebep ortaya koymakta; merak ve ilgi uyandırmayı ve iyi motive etmeyi” ön plana çıkarmaktadır.
İşte bu sebeple “Merak ilmin hocasıdır” denilmiştir. İnsanlar, sadece öğrenmeye odaklanırlarsa öğrenirler. Kendilerini ilgi ve merak duyduğu şeylerde besleyebilirlerse geliştirebilirler. Bu yüzden güçlerinin kaynaklarını ve enerjiyi kendileri oluşturmaktadır. Bilgiyi kasıtlı ve bilinçli olarak istemeyen ve bulduğunu da bilinçli olarak özümsemeyip ve değerlendirip, kullanmayan kişi, aslında öğrenmeyi başaramamıştır.
Beyin Loplarının Öğrenmedeki Fonsiyonu:
Yapılan birçok test sonucunda, beynin sol lob kısmının; matematiksel işlemler, konuşma, sayılar, diziler ve analiz gibi konular üzerinde çok iyi ve üstün olduğu, doğrusal ve mantık çerçevesinde çalıştığı tespit edilmiştir.
Yine araştırmalar sonuçlarına göre beynin sağ lob kısmı; hayal kurma, ritim, boyut, renkler, müzik, hacim gibi fonksiyonların gerçekleştirildiğini ortaya koymaktadır. Bu sebeple beynin sol lobu bilgiyi doğru olarak ve mantıksal olarak işlemekte, sağ lob ise artistik kısmını oluşturmakta, detaydan çok resmin tamamıyla ilgilenmekte ve bilgiyi hayal gücü ve şekil olarak işlemektedir.
Sağ lobun inanma, duygular ve hayallerin etkisi altında olduğu ve fotoğrafik, yani bütünsel öğrendiği ortaya çıkmaktadır. Bu yüzden bilgiyi sırası ile işleyen sol lobun aksine, sağ lobun öğrenmede çok daha etkin ve hızlı olduğu anlaşılmaktadır. Aynı zamanda insanın icad, mucitlik gibi üretkenlik gerektirecek hadiseleri sağ lob fonksiyonları arasında bulunmaktadır.
Kitap Okumak Beyni Geliştirir Mi ?
Kitap okurken beynimizin her iki lobu da kordineli bir şekilde çalışmaktadır. Bu sebeple kitap okuma faaliyeti, beynin her iki lobunu da dengeli şekilde çalıştırdığından en faydalı faaliyetlerden biridir. Sol lop tarafından takip edilerek kavranan sözel kavramlar, sağ lopla tasvir edilmekte, imge ve şekil olarak yeni düşüncelere dönüştürülerek canlandırılmaktadır. Halbuki, televizyon izlemek sağ lobu genelde pasif durumunda bırakmaktadır. Bu yüzden beyin gelişimine ciddi yönde katkı gerçekleştirmektedir.
İnsanların yüzlerini ve şekillerini hatırlarken, ismini hatırlamadaki yaşadığımız sorun sağ lobun öğrenmede sol lobdan çok daha etkin olduğunu göstermektedir. “Bin defa duymaktansa bir defa görmek yeğdir” Çin atasözü de bu gerçeği göstermektedir. “Hafıza şekillerle, temsillerle çalışır ve bilgiyi resimlerle işler” şeklinde ifade edilmekte olan hafıza gerçeği aslında; sağ lobun resim, hareket, şekil ve boyuta duyarlılığı; hayallerin ve üretici düşüncenin merkezinde olması sebebiyle öğrenmede ciddi etki ve fonksiyona işaret etmektedir.
Bazı insanlar gördüğü, okuduğu ve duyduğu bilgileri hemen ve kolay bir şekilde hatırlamaktadırlar. Bunlar fotoğrafik hafıza özelliğine sahip insan sınıfındadır. Fotoğrafik hafıza bulunan insanlar üzerinde yıllardır süren bilimsel araştırmalar vardır. Bunların en önemli artısı beynin her iki lobunuda, fonksiyonları açısından dengeli ve birlikte kullanmalıdır. İşte burada tüm anlatılanlar “Beynimiz Nasıl Öğrenir” sorusuna tam karşılık veremesede bilgilendirme amaçlıdır..